15 Haziran 2010

5 Kilo Vardır

Bendeki taşşak 5 kilo vardır bence. 2 yıldır alttan alttan aldığım Hukuk dersimin vizesine -harbiden- çalışıp 85 almıştım, hatta kesin artizlik olsun diye buraya da yazmışımdır. Neyse, final dönemi neye güveniyorsam Hukuk'a girmedim (hukuğa değil) aynı gün başak bir finalim vardı diye kendimi avuttum. Geldi çattı büt günü. Zaten 5 bütüm var, içlerinde en geçilebilecek olan bugünküydü ama ben 1buçuktaki sınav için 1i 10 geçe motoruna bindim lan ! Nedir bu rahatlık olum ? Cidden o 5 kiloyu ameliyatla aldırmayı düşünüyorum artık, 2 kiloya indirseler yeter =/

Dippest note: Sınava 10 dakiak geç girdim, süre zaten 25 dakikaymış vee vee vee en az 70 bekliyorum \o/

3 Haziran 2010

Ütopyalar Güzeldir

Ütopya lafı, sanırım antik Yunan bilmem nesinden günümüze gelmiş. Plüton ya da başak bir filozofun kurmak istediği yaşam biçimi sanırım, bunun için hiç araştırma yapamam şimdi. Önemli olan günümüzde nasıl kullanıldığı. Aşırı, uçmuş, gerçekleşmesi zor hayallere, hatta bunlar tekil hayatlarla ilgili olsa dahi günümüzde ütopya damgası rahatlıkla vurulabilir. Çok resmi girizgahtan sonra dökmeye başlıyorum içimi.

Çoğu insan sever hayal kurmayı. Bazıları gerçekleşecek, gerçekçi olan hayalelr kurar bazılarıysa sadece temennilerinden oluşan bir yapı inşa eder zihninde. İkinci şıkkı seçenlerin sonu haliyle iyi olmaz, ama bazen insan bunu bile bile körü körüne kaptırır kendisin tekil hayatının ütopyasına. Çünkü anlayamazsın bazen her şeyi, çok kaptırmışsındır kendini, sağlıklı düşünmekten aciz hale gelmişsindir. Sana göre plan, gerçekte ise ütopya olan o amaca ulaşmayı o kadar çok istersin ki görmezsin etrafını. Şimdi bu kadar laftan sonra hala ütopyalar güzeldir demek mallık olsa da buna da "mallık güzeldir" teziyle karşı çıkarım ! Ütopyalar bal gibi güzeldir. Bu pislik, fazla gerçekçi, yaralayıcı dünyadan bir an için de olsa kaçmamızı sağlarlar. Bırakın ütopistler [ben uydurmamışımdır umarım] istedikleri gibi cirit atsınlar tekil hayatlarının ütopyalarında. Ne güzel demiş Mor ve Ötesi 23 adlı şaheserinde "Lütfen beni uyandırma !" ama onlar da gerçeğin dayanılmaz cazibesine kapılmış olacaklar ki şarkının içinde tekrardan bu kez "Lütfen beni hemen uyandır" diyorlar. Sanırım uyanıp uyanmamak biz tekil hayatlara kalmış. Bol ütopik günler...

Alttaki videodaki şarkının adı Ütopyalar Güzeldir, dağılan Anima'nın solisti Ceylan Ertem söylemiş. Azıcık araştırma yaptım, aklımda kalanalrı yazayım: Şarkı aslen Fransızcaymış, Ferhan Şersoy, Ferhangi Şeyler'de bu şarkıyı söylermiş hep. [ya da başkası söylermiş] Sözleri pek naif, vurucu.

Düşten de mor bir aşkı, yaşadın da gittin yar
Bir gittin ki sus oldu, pusa büründü hisar
Bir vapur dumanıyla sanki gelecek gibi
Bir gün gelecek elbet, ütopyalar güzeldir
Onu bana verseler vermeseler ne yazar
Ben bir kadın sevdim ki evim artık gül kokar
Bir vapur dumanıyla sanki gelecek gibi
Bir gün gelecek elbet, ütopyalar güzeldir



27 Mayıs 2010

Zaman Geçer, Büyürüz, Sertleşir Dünya

Küçükken ne rahatmışım. Meğersem insanın yaşıyla dertleri doğru orantıdaymış. İlkokuldayken servisimin üzerindeki "habire yahşi lisesi" yazısıyla dalga geçilmesi; ortaokuldayken sınavdan 1 aldığımı aile nasıl açıklarım diye düşünmem; lisedeyken aptal aptal şeyleri kafama takmam derken, al işte, her zaman istediğim şeyim artık, büyüğüm. Belli ki büyümenün fırsat maliyetini hesaba katmamışım. Zaman geçti. Büyüdüm. Sertleşti dünya.

4 Mayıs 2010

Fire !

Fire ne demektir ? Eksik, noksan anlamına gelir. 2 gündür haberlerde "Hitler-İnönü" kelimelerinden osnra en çok duyduğumuz kelime sanırım "fire" Neden peki ? Çünkü AKP fire vermiş !? Bu nasıl bir sunuştur yahu ? Fire verdi ne demektir ? 300 küsür milletvekiline sahip, Türkiye'nin her ilini temsil ettiğini iddia eden, "muhafazakar-demokrat" olan bir parti, toplumu bu kadar ilgilendiren, kamuoyunu bu kadar meşgul eden, önemli kurumların hassasiyetini bu kadar zorlaştıran bir anayasa değişikliği paketine hep aynı görüş çatısı altında mı yaklaşmak zorundadır ? Bakanalr kurulundaki gibi boş kağıda imza atıp üzerini Başbakan'ın doldurduğu durumlara mı gelmelidir ? Niye fire diyorlar ? Seçilmiş !!!!! mileltvekillerinin kendi iradeleri bu kadar mı zayıf. Eeeee, seçil miş değil de atanmış milletvekili olunca demek ki böyle oluyormuş, sürü psikolojisine boyun eğiliyormuş. Neyse ki "8 fire" verildi ki tartışılan 3 maddeden biri geçmedi, buna da şükür. Başbakan oylamadan sonra milletvekillerini toplamış yamacına, çok duygusal ! bir knouşma yapmış, ağlatmış herkesi. Nedense bu bana pek serbest bir çağrışım yapıp Sümüklü Amerikan'ı hatırlattı. Umarım Akepeliler yanlarına, hocaları gibi, tuvalet kağıdı almayı unutmamışlardır.

Dün madde geçmeyince, Deniz Baykal hemen bir açıklama yaptı. Tartıştığımız 3 maddeden biri geçmedi, diğerleri de geçmezse, paketin geri kalan kısmı için yapılacak oylamaya katılıp, kabul oyu veririz dedi, ama ne yazık ki bu olumlu adım bu akşam tartışılan 2. madde olan, Anayasa Mahkemesini değiştiren maddenin geçmesiyle gerçekleşemeden kayboldu. Şimdi sırada HSYK'yı çökertme maddesi var, haydi bakalım "fireler" görelim sizi.

L'orealing




Uzun süredir yazamadığım için geride kalmışım, bayat bir haber vereyim. Üşenmaden gittiğim, İTÜ'ye hayran kalıp döndüğüm Loreal seminerinden sonra gaza gelip hemen reveal the game zımbırtısını bitirip özgeçmişimi yolladım. 15 Mayıs'tan sonra oyunu bitirenlerden başlanacakmış staj görüşmelerine. Nedendir bilmem Vodafone gibi Loreal'den de çok umutluyum, her ne kadar oyundaki derecem beni tatmin etmese de görüşmeye çağrılacağıam dari bir his var bende. Ondan sonrası ise zaten kolay, umarım ikisi birden olur da uykusuz gecelerimde Vodafone mu Loreal mi lan !? diye arada kalırım.

Ayrıca şunu da belirtmek isterim, bu İTÜ'lüler ne moronmuş be arkadaş ! Koskoca Loreal ayağına gelmiş, salon bomboş. Gelenler de sus pus, bütün soruları ben sordum be !


Dippest note: L'oreal'e girersem, kiletime "Çünkü ben buna değerim" yazacağım. Evet, bunu yapacağım arkadaş.

Vodafoneing




Dikkat ettim de, hayatımın son 1 yılında büyük bir yer kaplayan kariyer planlarımdan, elektronik günlüğümde, bu bana ileride çok lazım olacak mecrada hiç bahsetmemişim. Bir de İK'cıyım diye geçinirim be. Neyse asıl konuya gelirsek, Kariyer.Net'ten başvurduğum 5475 firmadan biri olan Vodafone, ki önceliklik tercihlerimden, bugün beni aradılar ! Daha önce de mailime bir test yollamışalrdı, bugün arayıp test olumlu, bir de telefon mülakatı yapmak isteriz dediler. Hay hay dedim de demez olaydım be kardeşim, 7 aydır mülakata iş veren olarak girmeye o kadar alışmışım ki bir adayın nasıl kıvrandığını adeta unutmuşum. Normal mülakat olsa neyse, telefonda olucna daha da stres oldum, karşımda sürekli kafasını sallayıp "hı-hı" diyen biri lazımmış meğersem. Mülakat genel anlamda güzel geçse de özellikle ingilizce konuşma kısmında resmen "dıkandım haaaaa ! " Ulan aklıma çalışkanın ingilizcesi gelmedi, sürekli but umm, but umm, but umm dedim =/ Gerçi geri kalan kısım parlak sayılır, tutarlı konuştum falan ama bakacağız, 1 aydan az bir süre kaldı yeni bi' yer bulmama. Haftaya Sütaş'a adiyos diyorum ne de olsa. Anaaa ben bunu da söylememiştim sana değil mi elektronik günlüğüm ? Neyse bu vesileyle de öğrenmiş oldun, başka firmalara yelken açıyorum artık.


Dippest note: Yarın da sırf arayıp randevuyu iptal ettirmeyi unuttum diye Nielsen'le görüşmeye gidiyorum, artis artis karşıalrıan çıkıp teklifi beğenmedim diyeceğim =p

Hey !

Selam sana sevgili elektronik günlüğüm, ne zamandır sana yazmaya üşeniyordum. Gerek sınavlar, gerek stajing, gerek üşengeçlik, gerek klavyemin sağ shift ve nokta tuşlarının bozuk olması derken, 2-3 hafta hasret çektik senlen. Şimdi düşünüyorsundur bu herif bu gazla döktürür ama nerdeeeeeeee ! Hala yeteneksizim be blog, hala sadece ileride okumak için yazıyorum. Arayı uzatmamak dileğiyle, geçmiş doğum günüm kutlu olsun.