18 Şubat 2010

Lost Nereye gidiyor ?

Son 2 bölümdür sadece son 5-6 dakika gerçek Lost gibi. İlk 35 dakikayı izleyenler kendilerini One Tree Hill'de falan sanırlar heralde. Yok kadermiş, yok duygusalllıkmış bize ne ki bunlardan ! Kafamın eskisi gibi sorularla dolmasına bile razıyım yeter ki Lost stilini değiştirmesin. Ne umutlarla beklediğim Locke odaklı bölüm bile insanları zırlatmaya yönelik çabalarla doluydu, olmuyor böyle J.J. Abrams, özüne dön ! Şunun şurasında 11 bölüm kaldı büyük finale, bu zırvalıklarla zaman kaybederek nasıl her sorunun cevabını vermeyi düşünüyorsunuz ?

14 Şubat 2010

Bir 14 Şubat Aktivitesi: FB - EFES Maçı

Yaşasın 14 Şubat'ta dışarıya "sap" çıkmaktan çekinmemek ! Bu basketbol derbisinin bu özel güne gelmesi ne güzel bir tesadüftür. Hatta saatinin 17 olması, tam kurstan çıkıp yetişebileceğim anlamına gelmesini saymıyorum bile. Tek kötü yanı akşamki Manisa maçını kaçıracak olmam, olsun uzun süredir basket maçına gitmiyordum, iyi olacak bu aktivite.

Supernatural 5x13: HA-Rİ-KA




Hep demişimdir, Supernatural'ın 5. sezonu çok sönük geçiyor, hele de ana konudan uzaklaştırdıkları bölümlerde. 513 tam bunların üstüne bana kocaman bir kapak oldu ! Kesinlikle bu sezonun en bomba bölümüydü. Supernatural'ın bizi her zaman can evimizden vurduğu aile kavramına bölümde inanılmaz dokundarmalar yapılmıştı. ayrıca ana konuya da çok açıklık getirecek olaylar vardı. Melek ağırlıklı, bol aksiyonlu, bol zırlatan, herşeyden olan muhteşem bir kombinasyondu. Dean yine her zamanki muhteşem laflarından 3-5 tane söyledi bu bölümde de. Ayrıca Cass da giderek daha da insanlaşmaya başlıyor dedirtti bizlere.

Umarım diğer bölümler de bu hızla devam eder, yarın 514'ü izleme planım var, eve ölmüş bir halde gelmezsem !

Küçük Prens !




Birisine verip de geri gelmeyen Küçük Prens'imin yerini bugün (dün) aynısı gibi olmasa da bir başkasıyla doldurdum. Taksim sahaflardaki her dükkana girip "Küçük Prens var mı ?" sorusunu sorup da garipsenmek değişik bir duyguymuş. Bu kitap sadece çocuklar için değildir beyleeeeeeeeeeer !

Yarın gece 4157. defa okumayı planlıyorum, aslıdna bu gece gerçekleşecekti bu plan ama birileri takmadı.

Hola !




Uzun uğraşlar sonucunda üşengeçliğimi yenip uzun süredir planlarım arasında olan İspanyolca kursuna başladım. 1 ay boyunca hafta sonları 10-15 arası Taksim'deki Tömer'deyiz artık. İlk ders gayet güzeldi. Telaffuzun çok eğlenceli olması, kuralların ingilizceye göre daha hafif olması ilk edindiğim olumlu izlenimler. Şimdilki ilk 4 kuru bitirip temel seviyeye ulaşmayı planlıyorum, umarım hevesim kırılmaz.

8 Şubat 2010

Kitap Hırsızları !

Herşey yıllar önce aldığım gözüm gibi baktığım -baktığımı sandığım- Küçük Prens'in kitaplığımda olmadığını farketmemle başladı ! Bunu görünce refleks olarak diğer eksik olabilitesi olan kitaplarımı kontrol etmeye başladım ki HP serimin ilk 4 kitabının da olmadığını farkettim ! İşin kötüsü o kitapları kime, ne zaman verdim hiç hatırlamıyorum. Evlat acısı gibi koydu be. Bir daha yok kimseye kitap mitap.

Rahatlamak

Hani olur ya birilerine birşeyler söylemeniz gerekir bazen. Bu sadece hoşlandığınız karşı cinse açılma şeklinde değil, dostunuza, arkadaşınıza, içinizdekileri söyleme şeklinde de olabilir. Söyleseniz, içinizde kurduklarınızdan onlara bahsetseniz, belki de her şey çözülecektir, ama işte insan yapacağı işlerin sonuçlarından o kadar korkuyor ki bazen...Kafanızda kurarsınız hep, söyleyip rahatlayım diye, böyle sürüncemede kalmasın diye, ama o korkuyu yenmek, sonuçlarıan katlanabilmeyi göze almak her zaman için alınması zor bir sorumluluk oluyor. İstisnasız her defasında ise, "oh be söyledim rahatladım !" der insan, korkacak bir şey yokmuş der, ama bunu bile bile ilerideki benzer durumlarda yine içine atar. Biz insanalr ne garibiz.